2.5 MİLYON YILLIK KADİM DAĞ ERCİYES
Bilimsel araştırmalara göre yaklaşık 2,5 milyon
yıl önce başlayan ve günümüze kadar devam eden jeolojik olaylar sonucu oluşan
Erciyes Dağı, Kayseri’nin 25 km güneyinde yer alan volkanik bir dağdır. Adını
Roma imparatorluğu zamanında eski yunanca 'Argaios' kelimesinden alan Erciyes, Türkiye’nin
en güzel ve görkemli dağlarından birisidir. Erciyes, 3917 metre yüksekliği ile
İç Anadolu’daki en yüksek dağ olup, Kapadokya antik bölgesinin zirvesi
konumundadır. Kapadokya’nın bir kenarında Hasan Dağı bir kenarında da Erciyes
bu eşsiz doğa harikası olan bölgeyi, adeta bulutların üzerinden bir bekçi
edasıyla seyretmektedir.
Erciyes, doğuda Ecemiş fayı batıda da Tuz Gölü
fayı ile sınırlanmış bölge olan “Kapadokya” bölgesinin en doğu ucunda yer
almaktadır. Jeolojik araştırmalara göre Pliyo-Kuvaterner yaşlı Ecemiş fayı bugünkü
Sultan Sazlığı havzasının açılmasına neden olmuş ve Erciyes volkanının oluşumunu
kontrol eden ana jeolojik olayların meydana gelmesine yol açmıştır. Gerçekleşen
bu tektonik olaylar ile birlikte 2,5 milyon yıldan günümüze kadar farklı
jeolojik zamanda birçok patlama gerçekleşmiş ve Erciyes Dağı olmuştur.
Bilim insanlarınca Stratovolkan olarak
nitelendirilen Erciyes, farklı zamanlarda faaliyete geçmesiyle oluşan lavlar etrafına
yayılmış, magmadan gelen asidik ve dasitik bileşimli bazı lavlar ise yığışarak çevresindeki
dom adı verilen küçük yapıları oluşturmuştur. Şiddetli patlama esnasına ortaya
çıkan kül ve pomza malzemesi ise Erciyes’in çevresindeki vadileri doldurmuş ve
tepeleri örtmüştür. Bugünkü dağın etrafında bulunan tepe ve düzlükler
yanardağın patlaması sonucunda meydana gelmiştir. Püskürtme faaliyeti neticesinde
ortaya çıkan ve kilometrelerce yükseğe fırlatılan volkanik malzeme (tefra) ise rüzgâr
etkisi ile birlikte yüzlerce kilometre uzaklara taşınmış, yapılan bilimsel
çalışmalarda bunların Akdeniz’e ve Orta Doğu bölgesine kadar yayıldığı tespit
edilmiştir.
Günümüzden 2,5 milyon yıl önce gerçekleşen
şiddetli patlama sonucu Erciyes Dağı’nın çevresinde büyük alanlar kaplayan pomza
(pümis) ve kül malzemesi içerdiği zengin mineraller nedeniyle de tarım, inşaat
ve benzeri birçok sektörde kullanılmaktadır. Bilim insanlarının “Valibabatepe İgnimbiriti” olarak
adlandırdığı ve yöre halkı tarafından “Erciyes
Taşı”, ya da “Talas Taşı” olarak
adlandırdığı volkanik kayaçlar da o zamanda oluşmuştur. Kayseri kent merkezinde
yoğun olarak kullanılan bu malzemeler Selçuklu mimarisine ait yapıların dış
cephelerinde ve geçmişten günümüze birçok farklı yapıda kullanıldığı
görülmektedir. Milyonlarca yıl önce gerçekleşen bu patlama sonucu yer altında
bulunan magma boşalmış, boşalan bu magma odasının üzerinde kalan bölge 15 km’den
büyük bir çapta çökerek “Kaldera” adı verilen çukur bir alanı oluşturmuş. Bugün
Tekir Yayla’sının doğusunda bulunan Koç Dağı da bu oluşumu temsil etmektedir.
Erciyes’in ana volkan konisi de bu çukur alan içerisinde lavların püskürmesi ve
yığışması ile birlikte yükselmiştir.
Bilim insanları tarafından “Volkanizmanın Açık Hava Müzesi”
olarak nitelendirilen Erciyes ve çevresinde onlarca değişik jeolojik güzellik
görülebilmektedir. Erciyes’in kuzeyinde yer alan Lifos Tepe ve Ali Dağ,
batısında yer alan Göğ Dağı, güneyinde yer alan Üç Parmak Dağları’nın her biri
ayrı bir volkanik patlama ile oluşmuş dağlardır. Erciyes Dağı, jeolojik
zamanlar içerisinde yaşanan buzul çağlarından da nasibini almıştır. Son Buzul
çağı olan günümüzden yaklaşık 11.000 yıl önce meydana gelen buzullaşma
neticesinde Anadolu’da bulunan Ağrı, Süphan ve Erciyes volkanlarının
zirvelerinde bu buzulların parçaları bulunmaktadır. Bugün o dönemden kalma 2 buzul
parçası Erciyes Dağı’nın kuzeybatı yamaçlarında bulunan Aksu Vadisi’nde ve
Üçker Vadisi’nde bulunmaktadır.
Yer kabuğunun oluşumu üzerinde araştırma
yapan uzmanlar, Erciyes’te en son volkanik patlamaların 11.000 yıldan günümüze
kadar geçen jeolojik süre (Holosen) içerisinde gerçekleştiğini belirtmektedir. Her
biri ayrı bir patlama ile meydana gelen oluşumlar, kuzeyde Perikartın,
Karagüllü ve Yılanlı Dağı güneyde ise Dikkartın domları ile temsil
edilmektedir. Son 11 bin yıl içerisinde aktif olarak patlayan bu merkezlerden
çıkan materyaller Erciyes Dağı’nın jeolojik olarak çok genç yaşta olduğunun
tarihçesini ve hikâyesini anlatmaktadır. Erciyes’te gerçekleşen en genç yaştaki
jeolojik olay ise volkanın doğu yamacında bulunan ve “At Nalı” şeklindeki çöküntüdür.
Uzmanlar tarafından bir depremin tetiklemesiyle volkanik çığ ile (Debri
Avalanj) oluştuğu düşünülen bu vadi bugün “Cehennem Vadisi” olarak
bilinmektedir. Bu çökmenin volkanın doğu
yamacında bulunan ve üzerinde kayak yapılan birçok küçük tepecik ve vadilerin
bugünkü şeklini almasına neden olmuştur.
Çok uzun yıllar boyunca meydana gelen farklı
jeolojik doğa olayları ile Erciyes, Kayseri’nin M.Ö. 4000’lere uzanan tarihi
içerisinde hüküm süren Hitit, Frig, Pers, Kapadokya, Roma, Bizans, Selçuklu ve
Osmanlı imparatorluklarının tamamında şehrin ve bölgenin sembolü olmuştur.
Hatta arkaik dönemde Anadolu’daki Olimpos olarak “tabiat üstü” hüviyetiyle
şöhret bulan dağın halk açısından önemi Roma döneminde basılan paraların
üzerine dahi yansımıştır. Ünlü coğrafyacı Strabonun eseri olan Geographika adlı
eserinde dağların en yükseği diye bahsedilmektedir.
Erciyes, hala heybeti, görünüşü, büyüleyici silueti, kenti kucaklayan
ihtişamıyla Kayseri’nin vazgeçilmez tek simgesidir.